Bizim Büyük Çaresizliğimiz | Film Yorumu


Barış Bıçakçı’nın 2004 yılında yayımlanan Bizim Büyük Çaresizliğimiz romanından uyarlanan aynı adlı film, 2011 yılında vizyona girmiş ve Seyfi Teoman’ın yönetmenliğinde Türk sinemasında dikkat çekici bir yer edinmiştir. Film, romanın duygusal derinliğini ve minimalist anlatımını sinemaya taşımayı başarırken, kendine özgü bir atmosfer ve karakter odaklı bir hikâye sunar.

Film, lise yıllarından beri yakın dost olan otuzlu yaşlardaki Ender ve Çetin’in hikâyesini anlatıyor. Çetin, yıllar sonra Ankara’ya döner ve Ender’le birlikte bir evde yaşamaya başlar. Ancak ortak arkadaşları Fikret’in bir trafik kazasında anne ve babasını kaybetmesi ve Fikret’in üniversite öğrencisi kız kardeşi Nihal’i iki yıl boyunca yanlarına emanet etmesiyle hayatları değişir. Nihal’in eve gelişi, Ender ve Çetin’in huzurlu bekar hayatlarını altüst eder ve her ikisi de sessizce Nihal’e âşık olur. Film, bu üç karakter arasındaki duygusal dinamikleri dostluk, aşk ve olgunlaşamama temaları üzerinden işler.

Film, iki yakın arkadaşın aynı kadına âşık olması gibi görünen bir hikâyeyi anlatırken aslında Ender ve Çetin arasındaki derin dostluğa odaklanır. Film, “büyük çaresizlik” kavramını, iki erkeğin olgunlaşmaya karşı direnci ve çocukluklarını özlemle anmaları üzerinden ele alır. Çetin ve Ender toplumsal sorumluluklardan kaçarak kendilerine korunaklı bir dünya yaratmışlardır. Ancak Nihal’in hayatlarına girmesi bu dünyayı sarsar ve onları yetişkinliğe dair bir yüzleşmeye zorlar. Film, çaresizliği romantik bir aşk üçgeninden çok, varoluşsal bir mesele olarak işler.

Seyfi Teoman’ın yönetmenlik tarzı sade ama etkileyici bir görselliğe dayanır. Ankara’nın gri ve hüzünlü atmosferi, filmin duygusal tonunu destekler. Film, Ankara’nın melankolik ve sakin atmosferini bir karakter gibi kullanır. Şehrin gri bulutları, tenha sokakları ve loş ev içleri, karakterlerin içsel çaresizliklerini görselleştirir. Seyfi Teoman, Ankara’yı “hüzünlü bulutlar ve çekingen güneş” olarak tanımlayarak, şehrin filmin duygusal tonuna katkısını vurgular.

Film, aşkı doğrudan bir tutku olarak değil, şefkat, hoşlanma ve bağlılık gibi karmaşık duyguların bir bileşimi olarak sunar. Ender ve Çetin’in Nihal’e duyduğu hisler, âşık olma durumunun ne olduğunu sorgulamalarına yol açar. Bu belirsizlik, filmin dramatik yapısını güçlendirir.

Bizim Büyük Çaresizliğimiz, Barış Bıçakçı’nın incelikli kaleminden çıkan bir hikâyenin, Seyfi Teoman’ın minimalist ve duygusal yönetmenlik anlayışıyla sinemaya başarıyla aktarılmış hâlidir. Film, dostluk, aşk ve olgunlaşamama gibi evrensel temaları, Ankara’nın hüzünlü atmosferinde sade ama etkileyici bir şekilde ele alır.

Yorum Gönder

0 Yorumlar